Bir Otel Profesyonelinden Yaşam Boyu Tavsiyeler...

 Bir Otel Profesyonelinden Yaşam Boyu Tavsiyeler...

"Has Aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR"

Merhaba Arkadaşlar;

Dünyada gelmiş geçmiş turizmciler var. Bildiklerim ve bilmediklerim, Örnek aldıklarım, mesleki yaşantısını merak ettiklerim var. Bazen düşünüyorum, acaba o insan o makama gelene kadar hangi zorluklarla karşılaştı, neler yaşadı acaba?

Tüm iş sektörlerinde, şirketler ve holdinglerde yöneticiler var. Hani karşısına geçtiğinizde daha siz 3. cümlenizi kurarken sizin nereye geleceğinizi tahmin edebilen başarılı yöneticiler… Hani siz daha yolun başında yolculuğa hazırlanırken, yolun haritasını çıkarmış ve dönüyor olanlar...

Şöyle bir başlamış olduğu ve bulunduğu yere incelediğiniz zaman hayranlık içerisinde yürekten “maşallah, helal olsun be" dediğimiz yöneticiler ve idareciler...

Hani derler ya herkesin bir kaderi var ve onu yaşar… 

Peki ya kişisel beceriler ile başarıyı yakalamak? Kader; annen, baban, kardeşlerin yada doğduğun yer doğduğun anda sahip olduğun çevre ve maddi manevi imkanlar olabilir. Başarı bana göre sahip olduğun imkanları zorlayarak hedefine yürümek ve ulaşmaktır.

Hayatta Kendi geleceğinizi yine kendiniz negatif yada pozitif açıdan yaptıklarınız ile belirliyorsunuz…

Kimileri söz konusu bu imkanlar içerisinde artıyı ve artılara çevirir, kimileri ise artıları eksilere çevirir. Tabiri caiz ise varlık ve bilginin içerisinde doğupta yokluk ve cehalete sürüklenmek yada yokluk ve imkansızlıkların içerisine doğupta bir şeyleri azim ve irade ile maddi ve manevi anlamda zenginliğe çevirmek…

Bu vesile ile hayatta belirli bir başarıyı yakalamış insanlara her zaman saygı duydum ve kendi kendime “bu insanın yaşadıklarını nasıl öğrenirim acaba” dediğim kişiler oldu.

Bu yöneticinin değerlendirme kriterleri nelerdir?

Hatta önemli kararlarını verirken acaba neleri kriter aldı, nelere göre karar verdi, belki onun yaşamış olduğu zaman ile şimdiki zaman arasında ki farklar nelerdir? Neler ile mutlu olmuş, neleri prensip edinmiş gibi konular...

Bugün sizlere her turizmcinin bana göre hayatın her alanında başarıyı yakalamak isteyenlerin okuması gereken bir kitaptan bahsedeceğim.

Duayen turizmci bir otel profesyoneli Sn. Mehmet Tunç Müstecaplıoğlu‘nun kaleme aldığı kitaplardan biri olan “yaşam boyu tavsiyeler” kitabı.

Bir otel profesyoneli Mehmet beyi En son Umman'da “Fanar” hotelde ziyaret etmiştim…

Zaman zaman Mehmet Beyi arar sorarım. Sesini dahi duymak tarafımı mutlu eder. Özellikle sağlının iyi olması benim için çok önemlidir. Kendisinin her anlamda çok faydasını gördüm.

Mehmet beyin Dünyada ismi anılan bir "Türk turizmci" olması, sahip olduğu başarının altındaki son derece mütevazi kişiliği ile kendisini tanımaktan şahsen onur ve gurur duydum.

Geçenlerde yine kendisini özel bir günde "kutlama" vesilesi ile aradım. Sohbet esnasında yeni kitabı çıktığından bahsetti. Konuşmamızın ardından hemen internet üzerinden sipariş verdim. Gelir gelmez de bir heyecanla okumaya başladım.

Bir Otel Profesyonelinden Yaşam Boyu Tavsiyeler...Yine kitabın içerisinde Mehmet Beyin bir başlığını yani "uzun konuşanı kısa dinlemek lazım" sözünü dikkate alarak kitapta bulunan 3 başlığı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Başlık 1-
"TATİL KÖYÜ FİKRİ İLK KİMDEN ÇIKTI?"

1950 yılında Fransa'da kurulan Club Med bence bu işin fikir babasıdır. Belçikalı Gerard Blitz (1912-1990), 1950 yılında Mallorca'da çadırlardan oluşan bir köy kurmuştu. 

1954 yılında şirkete ortak olan Gilbert Trigano (1920-2001), bir çok yeniliğe imza atarak tatil köyü anlayışının temellerini attı. 

Tam yazılışıyla Club Mediterranee (Akdeniz Kulübü), zengin açık büfe, animasyon, masalara konulan ücretsiz şaraplar, görkemli sahne şovları, spor ve sanat etkinlikleri ile konaklama dünyasında adeta bir devrim yapmıştı. 

Otel çalışanlarına GO/gentil organisateur, yani kibar organizatör deniyordu. 

Otele gelen misafirlere de GM/gentil membre, kibar üye. 

Tüm yetkilerle donatılmış tatil köyünün tepe yöneticisinin adına da, Chef de Village/Köy Şefi. 

Aynı konsepti dağ otellerine, gemi seyahatlerine de taşıdılar. 

Club Med, daha sonraki yıllarda kendilerine rakip tatil köyleri ortaya çıkıp, mali sıkıntıya girince, 2010 yılında Çinli yatırımcı deyi Fosun'a satıldı. 

1964 yılında kurulan Valtur ise, Club Med'in o yıllardaki ilk rakiplerindendi. 

Bir tür İtalyan Tatil Köyüydü Valtur ve konsept olarak Club Med'i örnek alıyorlardı. 

1970'de Club Robinson kuruldu, bu zincire de bir Alman Tatil Köyüdür de diyebiliriz. 

Bence, Club Med'i Coca Cola olarak nitelersek, Club Robinson da tatil köyü dünyasında Pepsi'dir. 

1989 yılında, dünya turizm devi (dev bu günlerde her işletme gibi zor durumda) TUI'nin Club Robinson'u satın almasıyla büyük bir çıkış yakaladılar. 

Gordon "Butch" Stewart (1941-2021), 1981'de Jamaika Montego Bay'de Sandals otellerini kurdu. 

All Inclusive'in (Her şey Dahil) babası olarak da tarihe geçti. 

Club Med'de yemek sırasında içilen su, şarap ücretsizken, Sandals bunu tüm güne yaydı ve farklı konseptlerle öne çıktı. 

Halen, Karayipler'deki 16 işletmesi ile sektörün başarılı temsilcilerinden. 

Antalya-Kemer'de 1986 yılında kurulan Club Marco Polo, Antalya'nın batı yakasının önderlerindendi. 

Doğu yakasının öncüsü de, İstanbul Erkek Lisesinden sınıf arkadaşım Mehmet Ali Kuyumcu'nun 1986 yılında kurdukları, 1994'de Her şey Dahili uygulamaya başlayan Club Kastalia'sıdır. 

Alanya-Konaklı gibi, o yıllarda kimsenin pek tanımadığı bölgenin bir tür yerel Club Robinson'uydular. 

Antalya havalimanına 115 kilometre uzaklıkta olmalarına rağmen, hem de hiç Rus misafir kabul etmeden, uzun yıllar sadece Avrupalı turistlerle çalışarak büyük başarılara imza attılar. 

Bir Otel Profesyonelinden Yaşam Boyu Tavsiyeler...Başlık 2-
"İNSANIN BAŞINA NE GELİRSE YA MERAKTAN" 

Diye başlayan tuhaf özdeyişlerimize sakın kulak asmayın. 

Daha kötülerinden cinsiyetçi bir demet sunayım hemen.. 

Kızını dövmeyen dizini döven Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin. 

Kadın dediğin taktın mı koluna, yurdun mu duvara yapışmalı. 

Kadın erkeğin elinin kiridir. Elinin hamuruyla erkek işine karışma. 

Kadın erkeğin şeytanıdır. 

Kadının saçı uzun aklı kısadır. 

Avrada inanma, akan suya güvenme... 

Erkeklerin nerelerinden uydurdukları bilinmeyen bu iğrenç özdeyişleri, kimbilir hangi travmatik bunaklar üretmiştir? 

Oysa merak çok iyidir. 

Bu duygu biterse biz de biteriz aslında. 

Öğrenmek bizi büyütür, zenginleştirir. 

Sadece bilmediğimiz konuları öğrenmemiz de yeterli olmaz. 

İyi bildiğimizi sandığımız konularda da böyledir. 

Bir dili iyi konuşabilirsiniz. Ama daha da iyi konuşabilirsiniz. 

Bir yabancı dil yetmez, en az iki yabancı dili iyi konuşma daha iyi olur. 

Ama en iyi, ana dilinizi konuşma gerekir. 

Size, "her hafta en az on yeni Türkçe sözcük öğrenip, onların kökenlerini araştırıyorum" desem…

Bir dil bilimi dalı olan etimoloji beni benden alıyor. 

Almancayı önce Almanya'da kısa bir süre kalarak, daha sonra da İstanbul Erkek Lisesi'nde öğrendim. 

53 yıldır neredeyse her gün Almanca bir şeyler yazıp okumama rağmen, hala Almancayı tam öğrendim diyemiyorum. 

Örendikçe cehaletimin karanlıklarına biraz daha gömülüyorum. Geçenlerde gazetede komik bir cümle okumuştum: "Cahil olmak ne güzel şey be, her şeyi. biliyon" diye.. Bu özdeyişi Albert Einstein mı söylemiş, yoksa Sakallı Celal mi bilemedim. 

Siz siz olun, merak etmeye, öğrenmeye devam edin. Bakarsınız, öğrendiğiniz bilgi bir gün sizin ya da bir yakınınızın işine yarayabilir. 

Bir Otel Profesyonelinden Yaşam Boyu Tavsiyeler...Başlık
3- "KONUŞMAK VE DİNLEMEK ÜZERİNE"

Bazen anlattıklarımın yeterince anlaşılmadığına ilişkin ifade görürüm karşımdakinin yüzünde. 

Oysa ben kafamda konuyu çoktan olgunlaştırmış, ayrıntılandırmış ve yeterince açık olarak da aktardığımı düşünürüm.

Ama anlarım ki, konuya ortasından girmişim ve doğal olarak karşımdaki afallamış. 

Doğru soruları sormadan doğru cevaplar beklenemeyeceği gibi, konu doğru aktarılmazsa, karşımızdakinden makul bir tepki, yorum almamız da imkansızlaşır. 

Anlatmak istediğinizi net anlatın, karşınızdakini bildiğiniz verilerle donatın, anladığından emin olun, emin olmazsanız anlayıp anlamadığını başka sorularla yoklayın. 

Aksi takdirde, görevi delege ettim sanırsınız, aradan zaman geçer ve beklediğiniz sonuca ulaşamazsınız. 

Her zaman açık ve şeffaf olun. Bu tavır, gerek özel yaşamınızdaki kişilerin gerekse de takım arkadaşlarınızın size güvenmelerini Sağlar. 

"Bunca seneden beri birlikte çalışıyoruz, artık benim bir hareketimden ne demek istediğimi anlamıştır" bencilliğine düşmeyin, doğru anlatın. 

Hele karnınızdan hiç konuşmayın. Size anlatılanlar' da dikkatlice dinleyin. 

Karşınızdaki, sizin astınız da olsa özenle dinleyin. 

Neyi anlatacağını yaklaşık olarak tahmin etseniz de, onun sözlerini tamam-lamasına fırsat tanıyın. 

İnsanlar, kendisini içtenlikle dinleyen insanlara karşı güven duyarlar. Dinliyor gibi görünüp, aslında doğru dürüst dinlemeden, sadece kendi anlatacaklarınıza odaklanmayın. DİYOR Sn. Mehmet Tunç Müstecaplıoğlu...

Çıkarmış Olduğum Sonuç:

Kendisinin geleceğini turizm ve yöneticilikte görenlerin bu tür yaşanmış tecrübeleri  ve tavsiyeleri öğrenerek değerlendirdiği takdirde amaçlarına ve hedeflerine daha emin adımlar ile yürüyeceklerini düşünüyorum.

"Bilgi paylaştıkça güzeldir ve çoğalır" düşüncesini yaşatan bir otel profesyoneli ve turizm duayeni Mehmet beyden aktaracaklarım şimdilik bu kadar. Kendisine böyle bir eseri bizlere sunduğu için şahsen teşekkür ederim.

Turizmim yiyecek ve içecek departmanlarında görev almış, karşılaştığım zorluklarda "yetkimle değil bilgimle hareket etmeye çalışan" biri olarak öğrendikçe cehaletimin farkına varıyorum ve öğrendiklerimi tatbik edebilecek bir hayatın beni beklediğini düşünüyorum…

Has Aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR
uluslararası Gastronomi danışmanlığı hizmetleri

Bir Otel Profesyonelinden Yaşam Boyu Tavsiyeler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Langa Bostanları Nedir?

Türk Mutfağının Tanıtımında Neden "Gastro" Kullanılıyor?

Yemek İdeolojisi ve Gastronomi İlişkisi...